Bilinçaltının mükemmel ama bir o kadar da gizemli dünyası.
Bu dünyadan gelen, uyumayı zevkli kılan, kimi insanların dünyadan kopmasını
sağlayan, bazen bizi uyaran, harika imgeler silsilesi: rüyalar.
Bir aralar kendimi bu aleme kaptırmıştım. O anlarda harika
bile hissetsen, asıl dünyayı yaşanamaz hala getiren, beynimizin ürettiği bir
nevi uyuşturucu…
Bir kere olanaklarının farkına varmak kendini tamamen
kaptırmana neden oluyor. İstersen bir kuş olup tüm evreni dolaş, istersen
dünyada kalıp, sahte, sana tapan insanları yönet. Tek sınır hayal gücün…
Böylesine bir dünyanın seni içine çekmesi oldukça doğal.
Bunun bir de dış dünyası var. İlk zamanlarda hiçbir farkı
hissedemiyorsunuz. Sadece hafif bir yorgunluk dolanıyor başınızda. Sonrasında
normalden bir, iki saat fazla uyumaya başlıyorsunuz. Devam eden zamanda hiçbir
dünyevi olgu size zevk vermemeye başlıyor böylece uyku sizi daha da içine
çekiyor. Uyku süresi on dört saati geçtikten sonra gerçek tehlike başlıyor.
Burada gerçek dünya ile kendi kurduğunuz hayal dünyasını ayırt edememeye
başlıyorsunuz. Devamında deneyimleyeceğiniz halüsinasyonlar ise bu durumu
destekliyor.
Bir bakmışsınız ki bir elinizde hayalleriniz, diğer eliniz
ise bunlara sıkı sıkı sarılmış… Gerçek dünya artık sizin için hiçbir anlam
taşıyamaz olmuş…
Vücudunuzu tanıyamadığınızı hissetmeye başlarsınız
sonrasında. Ve size gerçeklik bir esaret gibi hissettirir. Elinizdeki tek kaçış
yolu gerçek dünyadan kurtulmak gibi gözükmeye başlar…
Yapmayın!!!
Müzik önerisi:
Where is my mind - the pixies cover
https://youtu.be/zUNu3S6z7Qg
0 yorum